28 Mart 2010 Pazar

Zıtlık

Ateş ve su duruyor yan yana
siyahın karşısında da beyaz duruyor her daim
çekilmiyor birbirlerinin karşılarından
tam zıt gidiyor olsalarda
aynı yola başkoymuşlar ya, gerisi boş onlar için
bir an olsun ayrılmayı düşünmüyorlar
isteseler de ayrılamazlar zaten!
siyah olmadan beyazın ne anlamı var sorarım?
ya da soğuk olmadan sıcağın kıymetini nasıl anlarız
gündüzlere tutulmuşken biz
gece olan bitenden haberdar değilsek eğer
gündüzü yaşamanın bir anlamı kalmıyor bence
birileri için gece çok şeyi ifade eder?
bir yolcuyu bekleyen birisi için gece bitmez asla
saatler dakikalara, dakikalar saniyelere döner
ama yine de sonlanmaz o gece.
bir ödevi bitirmeye çalışan
ya da bir sınava çalışan öğrenci için ise
gece asla bitmesindir!
biterse sınav vardır ve asla çalışmamıştır o.
bir gün sonra sevdiği ile görüşecek bir yâr için ise,
sonu gelmeyen kahvelerle uyku kaçırma silsilesidir
yârine giden sevgili için ise gece
bir göz açıp kapatma süresindedir
derin bir uyku eşliğinde,
çünkü gözlerini açtığında
yâri onu karşısında bekliyor olacaktır.
bazen gece annesinden dayak yiyen bir çocuğun,
karanlıkta yorganın altına girip
içine içine ağlama vaktidir gece.
gecenin gündüze döneceği vakit gözler açıksa eğer,
zamanın nasıl geçtiğinin farkına varma vaktidir
zıtlıkların çarpıştığı,
ne gecenin ne gündüzün
ne siyahın ne beyazın baskın olduğu andır o an.
--


MehmetTürkölmez
28mart2010 pazar 02:51
Kurban-Sahip albümü eşliğinde klavyelenmiştir


*** zıtlık budur,
her iyiliğin içinde bir kötülük ve her kötülüğün içinde bir iyilik vardır.






...

herhangi bir kimseye karşı duyulan duygular eşliğinde yazılmamış tamamen spontane duygular içinde bir şiirimdir...

24 Mart 2010 Çarşamba

Seni Kendime Sakladım!

Duman - Seni Kendime Sakladım
bugün hatta biraz önce 10.00 sularında esti bana güneyden kuzeye doğru :) mırıldanmaya başladım "aaaaaaa seni kendime sakladım..." şaşırdım! açtım youtube'u izlemek istedim klibini mp3'ünü dinlemek değil izleyesim geldi yoğunca, hiç izlememiş gibi izledim birkaç defa gözlerim hayran ol butonunu aradı baktım ki facebook'ta değilim youtube içerisindeyim favorilere ekledim klibi sonra vazgeçtim kaldırdım, piyasa olmasın dedim şimdi, çünkü böyle durumlarda söylediğin paylaştığın birşey dönüp dolaşıp hiç alakası olmayan yerden geri dönüyor =) istanbuldan söylediğim uydurma lafı ankaradan duyduğum oldu inanın. dolayısıyla piyasa olmamak en iyisi.
neden diye soramıyorum kendime geldi pat diye geldi aklıma işte... neyse kaldığımız yerden devam edelim en iyisi :) onu bunu bilmem anlamam kim ne derse desin arkanızdan yol almam, onu bunu bilmem karışmam kim ne derse dersin ben alınıp satılmam, aaaaaaa seni kendime sakladım, hepsini ben hesapladım sen yorma kendini diye :)

buyrun o zaman videoyu hep beraber izleyebiliriz....







--
uzun zamandır taslaksız yazmıyordum yazılarımı,
bunu direk buraya döküyorum en ham haliyle okuyorsunuz şu anda.
--


tarih yazmak gerekirse eğer
24.03.2010 çarşamba
10:56 am

22 Mart 2010 Pazartesi

Kin!


Kin

ve

Nefretin

Dışa

Vurumu


ağzım yüzüm küfür kıyamet bu gece
üstüm başım hiç olmadığı kadar düzensiz
istem dışı sesini duydum bugün telefonda
duymak bile istemezdim bana sorarsan
amacım başkaydı
sevindim ama söylediklerine
kimsiniz dedin
3.şahıs yaptın beni iki harf eşliğinde
bi bakıma sevindim gerçekten
bi bakıma da gözümden iyice düştün
bu daha çok hoşuma gitti
beni sevmediğini iyice kanıtladın bana
zaten biliyordum ve dillendirmiştim bunu
hayır demiştin ben inanmamış ama
inanmış gibi yapıp susmuş ve içime atmıştım
...her zamanki gibi,
seni sevmek nefret ettiğim sarılaciverti sevmekti
sevgimin yüceliğini sen düşün artık
neyse vazgeçtim düşünme
düşünebilseydin böyle olmazdı zaten
düşünmek istemiyorsun değil
düşünmüyorsun.
herkes senin kaybettiğini düşünüyor
bitti dediğin dakikadan bu yana
bense farklı olanı düşünüyorum
seni kaybettiğimi de değil umutlanma hemen
yüreğimi yine üzdüğümü canımı yine yok yere
senin yüzünden sıktığıma üzülüyorum
zaman zaman ağzım küfür doluyor
kin soluyor, kan tükürüyorum adını andığımda
ölüm olsan ne çıkar
zulüm olsan kaç yazarsın?
ateş olsan yakarsın ancak benim kadar
o da benim kendime verdiğim cezanın yanında
bir mum alevi gibi kalacağı için
serin bir rüzgar eşliğinde yok olursun.
ve bu defa ben üflemedim sen üfledin kendini
olan yüreğime oldu nadas'a bıraktım yine senin yüzünden
tam yüreğimde papatyaların açışını hissederken
bir bir bastın üstlerine öldüler
kürdilihicazkar bir saz semaisi eşlik ediyor şiirime
havalar biraz daha ısınsın
tam anlamıyla atacağım seni yüreğimden
işte tam o zaman bitmiş olacaksın
hani bir şiirim vardı okutmamışımdır sana bunu eminim.
gör bak
seni de yok sayıp
sensiz yaşayabileceğimi
kanıtlayacağım sana
ve sen bunu görüp
öylece kalacaksın
bana "dur" bile diyemeyeceksin
ve ben yüzüne bile bakmadan
geçip gideceğim yanından...
sen yine öylece kalacaksın...
ben yine umursamayacağım seni
derken, bu böylece sürüp gidecek
ve eğer gerçekten sevdiysen
daha çok acıyacak için
kahrolacaksın
işte o zamanda ben güleceğim
ruhun bedenimde can verecek...
yeniden gömeceğim içime seni
işte o zaman tam anlamıyla!
bitmiş olacaksın...
ve ben yeni bir sevdaya yelken açacağım
zerren kalmayacak yüreğimde beynimde nefesimde
hiçbir yerimde.
tertemiz bir aşkı soluyacağım en temiz haliyle
çıkarsız senin gibi birşeyler beklemeden
beni seven bir yârin eşliğinde...
sonsuz bir sevdaya düşünmeden adımlar atacağım
düşeceğim anda elimden tutacak birinin olduğunu bildiğimden
rahat davranacağım
ama gel gör ki bu akşam ağzım yüzüm küfür dolu
yüzüme vuran her damlayla kan kusuyorum yer yüzüne
nefretimi sıfırlıyorum yağmurla beraber.
--
M.Türkölmez
22.03.2010 Pazartesi
22:58
kürdilihicazkar saz semaisi üstü Chris De Burgh - The Traveller eşliğinde klavyelenmiştir =)



its my turn!




...

herhangi bir kimseye karşı duyulan duygular eşliğinde yazılmamış tamamen spontane duygular içinde bir şiirimdir...

8 Mart 2010 Pazartesi

the IT crowd

the IT crowd
zaten bir bilgisayar kurdu (nasıl bir tabirse artık bu) sistem yöneticisi, server yöneticisi, sistem mühendisi vb. nasıl adlandırıyorsanız bu işi yapanları işte bende onlardan birisiyim aslında ve bu blogu okuyan çoğu insan biliyor bunu, herneyse gelgelelim şu entry'mde bahsedeceğim konuya The IT Crowd dizisi henüz 3 sezon 6'şar bölüm ve sadece 25'er dakikadan ibaret geçenlerde uğrak mekanımız matrock'ta otururken Cihan dedi ki abi bi dizi var tam senlik kısa da zaten bi göz atıver! dedim adı nedir IT crowd dedi dedim yok bilmiyorum duymadım nargile sefamızdan sonra evlere dağıldık akabinde msn.de abi dizinin tam adını alayım dedim ve torrent eşliğinde interneti sömürmek adına başladım dizinin 3sezonx6bölümden oluşan tüm alet edevatını indirmeye, herneyse indi dizi altyazıları da madem sende var abi gönder bana diyerek aldım iyından (iyın = Bkz.Cihan) ilk sezon resmen su gibi aktı geçti diyeceksiniz ki tabiiki su gibi akıp geçecek 6x25dk yani 2buçuk saat bir sezonu ama bu su gibi o sulardan değil acayip birşey yahu izlemeniz gerek.
istek olursa nete yükleyebilirim arşivimden normalde paylaşım yapmıyorum bu blog.dan ama bu dizi için değer be üstadlar...
Roy (Chris O'Dowd) ve ekürisi/iş arkadaşını Moss (Richard Ayoade) ikilisi oynuyor tam anlamıyla rolünün adamı ikiside nerd tipler böyle enfes ve IT departmanı şefi/müdiresi Jen (Katherine Parkinson) harika oyunculukları var gerçi diğer oyuncuları hiçe saymış gibi oluyoruz belki ama şirketin bir patronu var ki aman aman :)) öyle bir patronumun olmasını bir yandan isterdim bir yandan da istemezdim neden mi diye sormayın indirin bulun diziyi izleyin daha ilk bölümden kafanızdaki soru işaretinin cevabını bulacaksınız.

4.sezon çekiliyor diye duydum ama bakalım hayırlısı bekliyorum 4586 gözle
bu arada birinci sezon 2006 üçüncü sezon da 2008 çekimi... yayın tarih aralığı olarak.



sevgiler saygılar

peki siz hiç
bilgisayarınızı kapatıp açmayı denediniz mi :)))

foto= moss - jen - roy

afiş= roy - jen - moss